Bakü-Ankara ekseni Londra-Siyonist ekseninin katkılarıyla Kafkasyada Rusya ve İran arasındaki düzenin yok olması ve Turani-Nato koridorunun oluşmasıyla Anglosakson düzenin hayata geçmesi yönünde yoğun bir şekilde çıkar elde etmeye çalışmaktadırlar.
Erivan kentinde Aleksandır Gorbaçev diplomasi merkezi ve Ermeni projesi bilimsel enstitüsünde yapılan oturumda bir konuşma yapan Dr Ahmet Kazemi; günümüzde İran ile Rusya aleyhinde Kafkasyada en büyük ortak tehdidin bu bölgede Anglasakson düzenin oluşması dahilinde Siyonist-Londra ekseninin girişimleri meselesi olduğunu vurguladı.
Ermenistan’ın Rusya ile irtibat sağlamak için Azerbaycan Cumhuriyetinin yanısıra Fars Körfezi-Karadeniz koridorunun bir parçası olarak Gürcistan deniz ve kara güzergahından yararlandığını belirten Dr Kazimi, Dr Kazemi konuşmasının devamında şunları belirtti; Veladimir Putinin Eski Sovyetler Birliğinin çökmesinin 20. Yüzyılının en büyük jeopolitik faciası olarak nitelendirdiği bir sırada Türkiyenin eski cumhurbaşkanı Turgut Özalın (1989-1993) sözde “Türk Cihanı” meselesine işaretle bu gibi fırsatın her üç yüz yılda bir meydana gelebileceğini ve Ankaranın ise bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Dr Kazemi şuna vurgu yaptı; birinci Karabağ savaşı Pan-Turanizmin önem vermiş olduğu sözde Türk Cihanı planının otuz yıla kadar gerçekleşmesini engellediğini üstelik Azerbaycan Cumhuriyetinin de sözde Türk Cihanı kavramıyla hiçbir ilgisi olmamaktadır.
Avrasya meseleleri kıdemli uzmanı ve araştırmacısı şöyle dedi; Amerikanın yok oluş sürecinin hızlanması ve İran, Rusya ve Çin ülkelerine darbe indirmek için bir üsse dönüşmesinin beklendiği Afganistanda rezil rüsva olması Londra-Nato düşünce kuruluşlarının Rusya-Çin ve İran ekseninin oluşmasının engellenmesi için Orta Asya ve Kafkasyanın harikulade kapasitesinden yararlanılmasını ön plana almasına neden oldu.
İslam İnkılabı Rehberinin Amerikanın yok oluşunun en önemli özelliğinin gücün Batıdan Asyaya geçmesine dair beyanatına işaret eden Dr Kazemi, Anglosakson eksenin asıl hedefinin bu süreçle mücadele etmek olduğunu vurguladı.
Dr Kazemi şunlara vurgu yaptı; Anglosakson ekseninin gündeme aldığı asıl hedefin Atatürk, Özal, Alparslan Türkeş, Ecevitten tutun da Erdoğanın üzerinde durdukları Pan-Turanizm sloganıyla sözde Türk Dünyasının oluşmasıdır.
Üniversite akademisyeni sözlerinin devamında şunlara değindi; güney Ermenistanın parçalanması ve Turani-Nato koridorunun şekillenmesiyle Anglosakson ekseni uyarınca asıl tranzit ve enerji güzergahların tamamı sözde Türk Dünyası akımının kontrölüne geçmiştir ve Türk devletleri teşkilatı Natonun bir kolu olarak bölgede rol ifa edecektir.
Dr Kazemi şunları söyledi; İngiliz Pan-Turanizm; Rusya, Çin ve İranda etnik temizlik peşinde olmanın yanısıra Ermenistanın parçalanması ve bölüştürülmesini gündemine almıştır, böylece Anglosakson düzenin oluşmasında Bakü-Ankaranın çıkarları Londra-Siyonist ekseninin çıkarlarıyla örtüşmektedir bu yüzden Karabağda Eylül 2023’te yaşanan etnik temizlik batının ciddi tepkisine neden olmazken üstelik Londra Güvenlik Konseyi oturumunda Azerbaycan Cumhuriyetini savunmaya kalkıştı.
Dr Kazemi şunları belirtti; sözde Türk Dünyasının oluşması yönünde Ermenistanın parçalanması Anglosakson akımının fitnesinin odağında yer almaktadır bu yüzden de Ermenistanın geri adım atması Bakü-Ankara ekseninin tamahkar tutumunda herhangi bir değişiklik yaratmayacaktır; üstelik Karabağın Baküye ilhak olunması, Prag mutabakatları, Laçinin devredilmesi, Eylül 2022’de Ermenistan topraklarına askeri tecavüz edilmesine karşı infial tutumun sergilenmesi, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi şartlarının gözardı edilmesi, soykırım meselesinin gündem dışı kalması, barış kavşağı planı Bakü ve Ankaranın geri adım atmasına neden olmazken, 4 köyün geri verilmesi de bu sürece harhangi bir etkisi olmayacak ve bir süre sonra Bakü Yeirazlar meselesini ileri sürecektir.
Bu üniversite hocası şunları ekledi; Anglosakson düzeni fitnesinin yanında Ukrayna savaşı da Bakü ve Ankaranın yardımına koşmuştur; Bakü ve Ankara enerji ve abartılı vaatlerle genelde Avrupanın nabzını tuttu böylece Ermenistanın Avrupa ile Amerikaya güvenmesi pratikte Erivana hiçbir getiri sağlamayacaktır ve İran ise Amerika ve Avrupaya çeşitli nedenlerden dolayı güvenilmeyeceği inanıcında.
Dr Kazemi şunları söyledi; Anglosakson fitnesinin uygulanması doğrultusunda Bakü-Ankara ekseni Rusyanın Kafkasya dahilindeki hataları ve Erivan devletinin politikalarından yararlanarak Ermenistanın Rusyaya yönelik bağımlı olduğunu gözler önüne seriyor; üstelik Rusyanın Kafkasyadan tamamen dışlanması geçen 30 yıl süresince Bakünün asıl gündemini oluşturmuştur nitekim Azerbaycan Cumhuriyeti Rus askerlerini Kafkasyadan geri püskürten ilk Kafkas ülkesi olduğundan övünüyor.
Avrasya meseleleri kıdemli uzmanı şunları söyledi; ikinci Karabağ savaşı sırasında ve ondan sonra bile Bakü ve Ankara ekseni Rusyanın yanında olması yönünde birkaç etkenden yararlanmaya çalıştı bunlar:
1) Rasyanın Paşinyan hükümeti ile ilişkilerin soğuması
2) Enerjinin vekaletle Moskovaya intikali imtiyazının sunulması ve yaptırımların geri çevirilmesi.
3) Rusyanın Azerbaycan Cumhuriyetinin iddia ettiği Nahçıvana olan koridora denetime ilgi duyduğunu ima etmeye çalışması.
Ancak Bakünün ikinci karabağ savaşında elde ettiği hedefleri elde etmesi ve şartları kendi lehine çevirmesi ardından bir takım uygulamalarla Rusyanın Kafkasyadan tamamen dışlanması amacını takip ettiğini gözle önüne serdi. Tabi ki bu girişimler şunlardan ibarettir:
1) Eylül 2023’te Karabağa saldırmakla 2020 Moskova mutabakatının ihlal edilmesi
2) Avrupalı ve Amerikalı müzakere formatıyla birlikteliği
3) Rusyanın denetim rolünün gözardı edilmesi manasında olan Azerbaycan Cumhuriyetinin Nahçıvana ilhakı için Kaliningrad modelinin sunulması
Buna göre günümüzde Rus barış güçlerinin Karabağdan çıkmalarına, Rusyanın 2012’de Kıble radar üssünden dışlanması süreci gözüyle bakılması gerekir.
Dr Kazemi Çinin Gürcistan altyapı projelerinde yatırım yaptığına işaret ederek Turani eksenin propagandalarının aksine Çinin Uygurlar sorunundan dolayı Kavmi koridoru peşinde olmadığını üstelik İran ve diğer güzergahların yanında Kafkasyada Gürcistan eksenli orta koridorunu desteklediğini belirtti.
Dr Kazemi şunları belirtti; Anglosakson fitnesinin karmaşıklığı ve bunun İran ve Rusya için tehdit oluşturmakta, iki ülke Kafkasyada işbirliği fırsatını kaçırmamaları gerekir. Ruslar, Kafkasyadan sonra Anglosakson eksenin Karadenizde Rusyanın yanlızlığa terk edilmesi yönünde aktif olduğunu unutmamak gerekir.
Dr Kazemi sözlerinin sonunda İranın Kafkasyada tarihi, kültürel, medeniyet, dini ve ırksal yaklaşımına vurgu yaparken eski edebiyatında Kafkasyanın bir konuma sahip olan tek ülkenin İran olduğunu vurguladı. Dr Kazemi şunları vurguladı; İran Kafkasya ülkelerinin sınırsal, jeopolitik değişimleri ve hakimiyet ve toprak bütünlüğünün ihlal edilmesine neden olacak tüm siyasi düzenlere muhaliftir.
İranın Siyonist İsrail rejimine karşı başlattığı Sadık Vaadinin Kafkasya mesajı şudur ki Tahran kendi temel çıkarları ve kırmızı çizgileri konusunda çok ciddidir. Öte yandan bazı ülkelerin tek yönlü girişimlerine rağmen İran 3+3 formülüne kapsamlı bir bakış açısını vurgulamakta. Karabağdan dışlanan Ermenilerin azınlık hakları dikkat çekiyor öyle ki İslam İnkılabı Rehberi ikinci Karabağ savaşında Azerbaycan Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünü destekledi ve Ermeni azınlığı şartlarına da işaret ettiler.
Bilindiği üzere Ermeni projesi araştırma bilimsel enstitüsü ve Rusya dışişleri bakanlığına bağlı Aleksandır Gorbaçev genel diplomasi merkezinin önücülüğünde 19 ila 21 Nisanda Rusya, İran, Ermeni düşünürler ve uzmanların katılımıyla Verotan toplantısı olarak bilinen yıllık oturumu Erivan kentinde düzenlendi. Bu oturumun açılış merasiminde İranın Ermenistandaki büyükelçisi Mehdi Suphani Tahranın Kafkasya konusundaki politikalarını açıkladı.