*Dr Ahmet Kazemi

İranda 14. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Dr Mesut Pezeşkiyanın zafer elde etmesiyle Pan-Türkizm akımına bağlı hayal ürünü hareketin onun zaferi alanındaki çabaları yeni bir aşamaya girdi. Tebriz, Azerşehir ve Osku bölgelerinden İran İslami Şura meclisinde 5 dönem İranın şanlı halkının temsilciliği görevini karnesinde bulunduran Dr Pezeşkiyanın cumhurbaşkanlığı adaylığının onaylanması ardından Amerika, İngiltere, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiyede bulunan Pan-Türkizm, Pan-Turanizm ve Pan-Azerizm akımlarından oluşan koalisyon sanal ortamında bu ülkenin siber ordusu ve internet trolleri aracılığıyla ve iç piyonlarından oluşan bazı grupların yardımıyla seçim ortamını etnikleştirerek bu İranlı şahsiyeti Pan-Türkizm akımına çekmek ve kendi kontröllerine almak çabası içine girdiler. Bu konuda 7 konu ileri sürülebilir:

1- Cumhurbaşkanlığı seçimleri propaganda çalışmaları sırasında seçim şevkinin oluşturulması ve katılım oranının arttırılması amacıyla iyi ya da kötü fark etmez etnikçilik propagandasıyla mücadelede İran İslam Cumhuriyeti düzeni kasten geçinmeyi tercih etti. Tabi hain Pan-Türkizm akımının çalışmaları sırasında onların İrana karşı girişimlerde bulunulması konusunda boş ve geçersiz ortam yaratılmaya çalışılıyordu, ancak ortaya çıkan bu fırsat seçimlerin sona ermesiyle kaçırıldığı ortaya çıkıyor. Pan-Türkizm İrandaki tüm kavimlerin değerlerinden kaynaklanan İranlıların değerlerinin yok edilmesi ve İran topraklarının parçalanması hedefini taşıyan İngiliz ürünü Pan-Turanizmden meydana geldiği gerçeği ortaya çıkıyor. Böylece Pan-Türkizm fikrinin aksine 14. Dönem seçimlerin sonuçlarından biri onunla mücadele edilmesi için yeni ve ciddi girişimlerin uygulanmasına neden olan İslami İran düşmanların etnik komploların yeni boyutların ortaya çıkmasına neden olacak.

2- Dr Pezeşkiyan devlet işlerinde faaliyetlerde bulunarak geniş tecrübelere sahip olup mecliste çeşitli dönemlerinde milletvekili olması ve dayatılan savaşta bulunması ve Nehcülbelaganın öğretmesi geçmişine sahiptir ve “güçlü İran” evladı sayılmaktadır. Gelecekteki gelişmeler Pan-Türkizmın onun döneminde diğer dönemlere kıyasla daha fazla darbe alacağını gözler önüne seriyor. Üstelik Dr Pezeşkiyan tarafından vurgulanan “etnik gruplar ve azınlıkların haklarının desteklenmesi”nin örneklerinden biri; onların kimlik ve kültürel hakların desteklenmesidir. Günümüzde İngiliz ürünü Pan-Turanizm fitnesinin etkisi ve Bakü ve Ankara taşeronluğu ile şanlı İranlı Azerbaycanın kimliği yok oluşu ve “İranlı dışında Türk ve Turani” kimliğine dönüşmek amacıyla eşine hiç rastlanmayan saldırıya uğramkatadır. Bu kimliğin korunması konusunda Pan-Türkizm ve elebaşlarıyla ciddi mücadele edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu süreçte İslami İranda devlet işlerinde karar alınmasında etnikçilik hiçbir etkisi yoktu ve olmamakta ancak birkaç dakikalığına bu konuya etnikçilik bakışıyla bakıldığında başta Pan-Türkizm olmak üzere diğer İran karşıtı etnikçi akımlara karşı birçok girişimler ve planlar işte vatanın önde gelen bu şanlı azeriler tarafından yapılmıştır ki etnikçilerin hesaplamalarının aksine bu süreç Dr Pezeşkiyan döneminde “İran için” ve “İranın yücelmesi için” daha güçlü İran için sürecektir. 1- Bu yüzden 14. Dönem Cumhurbaşkanlığı seçimleri propagandaları sırasında “Osmanlı fırkası Turanşehirliler”den birçoğunun Dr Pezeşkiyanın desteğiyle onları “İranşehirli” olarak adlandırmaktalar.

3- Azerbaycan Cumhuriyeti’nin itibarsız medyasının çıkardıkları gürültülerin aksine Dr Pezeşkiyanın zafer elde etmesi İslami İranın Turani-Nato koridoru (sahte Zengezur koridoru)’na karşı mücadele, sınırsal ve jeopolitik değişimler ile muhalefet, sözde “Türk ülkeleri” teşkilatının resmiyete tanınmaması ve Tahranın Bakü ve Erivan ile komşuluk siyasetlerin temelinde herhangi bir değişiklik yaratamayacağı gerçeğini ortaya koyuyor. Sahte Zengezur koridorunun uygulanmasında çaresiz durumda kalan Bakü, kendi iç tüketimleri yönünde ve yine kendi Pan-Türkizm mahiyetine uygun olarak Dr Pezeşkiyanın zaferinden etnikçi ihtiyacını karşılaması gerekir. Tabi sözde “Türk ülkeleri” liderliğini üstlenen Türkiye bölgesel yeni düzenin ufku ve İran, Rusya ve Çinin bu konudaki rollerini gözönüne alarak “Şanghay İşbirliği Örgütü” kapılarının arkasında üyelik beklentisi içinde. Aliyev hanedanının Dr Pezeşkiyanın geçmişinin bilinciyle ve İslami İran düzeni konusundaki kararların alınmasını dikkate alarak İranın Kafkasya hakkındaki kırmızı çizgisinin asla ve asla değişmeyeceğinin farkında öyle ki İslam İnkılabı rehberinin hicri şemsi 2 Hordad 1403’de Nikol Paşiniyan ile görüşmesinde şöyle buyurdular: ‘bizim rahmetli Cumhurbaşkanımız Ermenistan ile ilgili sınır meseleleri ve bu konu ile alakalı diğer olaylara yönelik çok hassas idi ve bu hassasiyetler ve tedbirler de dikkate alınması gerekir’.

4- Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev birçok bölge ülke liderleri gibi Dr Pezeşkiyanın zaferini tebrik etmesinin yanında Baküyü ziyaret etmeye davet etti. Aliyev hanedanının şehit Cumhurbaşkanı döneminde Tahrandan görkemli ve geniş alana sahip büyükelçilik binasının satın alınması imtiyazını elde eden Dr Pezeşkiyanın döneminde ve İran ile münasebetlerinde iyiniyetli olduğunu ispatlamak ve ziyaretin gerçekleşmesi yönünde birkaç öneri sunuluyor. a) İranlılar ve İranlı Azerilerden nefretin ortadan kalkması ile birlikte kara sınırların gülünç bahanelere dayalı demir engellerin üç yılın ardından başta Azeriler olmak üzere tüm İranlılarla Azerbaycan Cumhueiyeti halkı arasında ilişkilerin kurulması amacıyla yeniden hizmete açılması ve bu sürecin İranda olduğu gibi lağvedilmesi öneriliyor. b) Sahte Zengezur koridorunun resmen ortadan kaldırılması ile uluslararası taşımacılık projesi “orta koridoru”un bir parçası sayılan “Aras güzergahı” projesinin uygulanması için kendi taahhütlerini yerine getirmesi. c) Hodaaferin barajının inşa edilmesi, askeri teçhizatların alınması ve ifa edilmesi ve Baküdeki İrana ait araziler ve kurumlara karşı siyasetleri başta olmak üzere geçmişteki taahhütleri ve borçlarını yerine getirmesi ve Şia karşıtlığını sistematik olarak sona erdirmesi ve ülke topraklarında İran karşıtı bölücü etnikçi grupların faaliyetleri ve Şuşa kenti başta olmak üzere İslami İran mirasına karşı yürütülen sürece son vermesi.

5- 2020 (Hicri Şemsi 1399) yılından beri ikinci Karabağ savaşı projesinin başlamasıyla Pan-Türkizm yanlılarının yıkıcı faaliyetleri İranlı Azerileri yabancılaştırmada yeni bir aşamaya girdi. Aslında ikinci Karabağ savaşı, Kafkasya ve İran çevresindeki bölgelerde Anglosakson düzenin kurulması dahilinde İngiliz ürünü Pan-Turanizm kapsamında Nato-Turani koridorun uygulanması yoluyla sözde Türk dünyasının oluşturulması için İngiliz fitneciliğin ilk adımı sayılır. İranda Pan-Türkizm akımı “İranlı Azerbaycanlıların şanlı kimliğini” yok etmekle “İranlılar dışında Türk kimliğinde” ortam oluşturarak İran karşıtlığını içeren kültürel, siyasi, ideolojik, güvenlik, enerji ve iktisadi alanlarında İngiliz ürünü sözde “Türk dünyası” ile birleştirme yolunu oluştuyor. Bu yüzden de bu akımın eski teorisyenlerin Azeri dili kapsmında bir takım sonuçları ortaya koymakta ancak bu akım halihazırda Azerbaycan kimliğinin Turanileştirilmesi yönünde onların Azeri veya Azerbaycanlı değil de Türk olduklarını iddia ediyorlar. Pan-Türkizm akımına bağlı akım Dr Pezeşkiyan döneminin bu İngiliz ürünün hayata geçirilebilceklerini zannediyorlar. Bu yaklaşım, Pan-Türkizmin yalnızca cehalet olmadığını, aynı zamanda Azerilerin kimlik köklerini değiştirmeye yönelik bağımlılık ve çaba, her zaman için “vatanseverlik ve kimliksizliğin” bir sonucudur.

6- Etnikçi söylemi İrandaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dahil etmeye çalışan Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelerin medyası İranın aksine gerçekte ve sahada derin etnikçi sarsıntılarla karşı karşıya olmakta ki bu süreçten vazgeçmemeleri halinde er yada geç bataklığa sürüklenecekler. Adı geçen bu ülkeler etnikçi hayalleri takip etmek yerine seçim sağlığı, halkın oyunun güvenliğini sağlamak, katılımcı ve serbest ve şeffaf rekabeti, seçim mühendisliği dışındaki yöntemi ele alarak asil halkçılığın yerine getirilmesi için İranda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ders alması gerekir. Azınlık karşıtlığı ve etnik temizlik geçmişine sahip olan bu gibi ülkelerin propagandaların aksine İran İslam Cumhuriyetinin islami öğretiler ve “İranın tarihi milletini” oluşturan azınlıklar ve kavimlerin haklarını yerine getirmektedir. İran anayasasının 13. Maddesinde dini azınlıkların haklarına vurgu yapılmakta ve 19. Maddede ise şöyle denilmekte: “İran halkı herhangi bir etnik veya kabileden olması gözetilmeksizin eşit haklara sahiptir ve renk, ırk, dil gibi etkenler bir imtiyaz sayılmaz.” Karşılaştırmalı olarak İran anayasası maddeleri azınlıkları açıklayan uluslararası insan hakları belgelerin de üzerine vurgu yaptıkları ayırımcılığın yasaklanması ilkesine vurgu yaptığını gözler önüne seriyor üstelik “azınlıkların varlığı”, “mahrumiyetsizlik” ve “zorunlu cezbedilme yasağı” gibi üç ilkeye büyük önem verilmekte. “gelişmiş İslami İran örneği” için zemin hazırlayan 14. Dönem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İrandaki tüm kesimlerin seçime katılmaları en önemlisi seçimlere katılmama komplosunun yenilgiye uğraması bu ilkenin hayata geçmesini sağlamıştır. 1- Azınlıklar ve kavimler tarihi süreç ve geçmişteki tecrübeler dikkate alınarak İran için her zaman bir fırsat sayılmıştır ve bu konuda düşmanların entrikaları kendilerine karşı büyük zararlar vermiştir.

7- İslam İnkılabı rehberi İran milletinin seçimlere görkemli ve büyük şevkle katılmaları dolayısıyla yayınladığı mesajda şöyle buyurdu; ” Milletin seçimleri boykot etme konusundaki insan kaynaklı kargaşaya karşı koymada gösterdiği parlak ve unutulmaz çalışmadan sonra, düşmanlar İran halkı umutsuzluğa ve çıkmaza sürüklenmeye başlamıştı, şimdi “herkes için işbirliği ve iyi düşünme” zamanıdır, ülkenin ilerlemesi ve artan saygınlığı ve seçilmiş cumhurbaşkanının yüksek ve net ufuklara ulaşma çabası, başta genç, devrimci ve inançlı insan kaynağı olmak üzere ülkenin birçok kapasitesinden biridir. “güçlü bir İran”ın gereklerinden biri olan “İran halkı için” hizipçilik ve parti oyunları vaat eden Dr Mesut Pezeşkiyan, 14. seçim gelişmeleri, “güçlü İran”ın Pan-Türkizmle mücadele için yeni bir plana ihtiyacı olduğunu gösterdi. . İran yerine İran’ı destekleyen, ülkenin onurunu, otoritesini ve ulusal çıkarlarını koruyan etnik fitneci akımlar NATO güçlerinin bölgedeki çabaları ve komploları; ve elbette bu İran tarihi için bir onur olacaktır. Bu yeni planın Azerbaycanın bir evladının İran Cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleşeceğini; bu şahsiyet İslami şura meclisinde Tebriz’in asil ve tarihi halkını temsil etti.

SON