Dr. Ahmet Kazemi Tahran’da Ermeniler Sosyal Encümeninde düzenlenen “İran ve Ermenistan’ın bölgesel ve bölge ötesi münakaşalar ve tehditler gölgesinde ulusal güvenliği” başlıklı seminerinde “İran’ın; Türkiye, Azerbaycan Cumhuriyeti, Soykırımcı İsrail Rejimi ve Nato eksenini kapsayan Batı Asya ve Kafkasya krizi ile karşılaşmada milli güvenliği ile ilgili yaptığı konuşmada, Kafkasya’nın son durumu ve meydana gelen gelişmelere değindi.

Üniversite’de Uluslararası Hukuk’ta öğretim görevlisi olan Dr. Kazemi İranla Rusya arasındaki birinci ve ikinci savaşlarında Kafkasya’nın ayrılması sırasında 200 bin İranlı’nın şehit düşmesi ve yine İran’ın mitolojik ve mistik edebiyatında Kafkasya ve Kaf dağlarının konumuna işaretle, İran’ın kafkasya’ya yönelik temel bakışının tarihi, medeniyetsel ve dini bir yaklaşım olduğunu vurguladı.

Özellikle 2020 yılından sonra Amerika ve İngiltere’nin Afganistan, Irak ve Direniş eksenine yönelik Nato planlarının yenilgiye uğraması ardından bazı batılı ülkelerin Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasındaki toprak ihtilafları konusundaki yaklaşımının “Paradigma kaymasına” uğradığını vurgulayarak, bu yaklaşımın değişikliğe uğramasının asıl nedenin; İran, Rusya ve Çin ekseninde yeni düzene geçişte bir takım sorunların yaratılması hedefiyle Anglosakson düzeni dahilinde Karabağ münakaşası mekanizması yoluyla Kafkasya ve Orta Asya bölgelerinde jeopolitik değişiklikler yaratmak için Nato’nun büyük planının gündeme oturtulduğunu belirtti.

Dr. Kazemi konuşmasının devamında Kafkasya’da ikinci Karabağ savaşından (2020) sonra meydana gelen olayların İran karşıtı tarihi dalgalanmaların oluşması cinsinden olduğunu belirterek, bu sürecin en önemli özelliğinin şunlardan ibaret olduğunu söyledi:

  • Jeopolitik fitnesinin aktörleri: Türkiye, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Irkçı İsrail Rejimidir ve planyacıları ise İngiltere öncülüğünde olan Nato’dur.
  • • Söz konusu aktörlerin ulusal, ulus ötesi ve uluslararası alanlarda Jeopolitik ve güvenlik Kodlamaların aynı çizgide olmaları.
  • • Soykırımcı İsrail rejiminin saha gelişmelerinde bölge’de kavmiyetçilik ve ayrılıkçı hedefleriyle eksen rol ifa etmesi.
  • • Enerji imtiyazı elde etmek ve Moskova’nın sürekli hataları ve Rusların Kafkasya’daki hayatının sonu konularında Rusya’nın Bakü ve Ankara tarafından aldatılması.
  • • Aliyev ve Paşinyan’ın Anglosakson düzenin ilerlemesindeki etkin rolü ve İkinci Dünya Savaşı ve üçüncü Karabağ savaşı döneminde İngiliz ve İsrail’in boru hatlarının korunması başta olmak üzere İngilterenin çıkarlarının zarara uğramaması yönündeki ortak ısrarı.
  • • Kıta Avrupası’nın Neo-Osmanlıcılığın sonuçlarıyla ilgili endişeleri nedeniyle Avrupalıların pozisyonlarındaki kararsızlığın yoğunlaşması
  • • Çin’in sahte Zangzor Koridoruna karşı çıkması (Bölgedeki tüm NATO planlarının Çin’in Tek Kuşak – Tek Yol planını yenme fikriyle bağlantılı olması nedeniyle, Joe Biden’ın Haziran 2022 G7 zirvesinde ABD’nin taahhüdüne ilişkin söylediği gibi) Küresel girişimin (global çıkış yolu) hayata geçirilmesi için G7’nin onayladığı toplam 600 milyar dolarlık bütçenin 5 yıllık sürede 200 milyar doları tek kuşak ve tek yolla uğraşmanın altını çizdi. Dr Kazemi ayrıca Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis’in (1), 1 “bankalar ve Avrupalı enstitülerin Orta Asya’da taşımacılık altyapılarında yatırım yapmaları için Brüksel’de “Küresel Ağ Geçidi” yatırımcıları kurulunda yaptığı konuşmada, sahte Zengezur koridoruyla hiç irtibatı olmayan Orta Asya, Kaspiyan, Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan; Karadeniz ve Türkiye güzergahı üzerinden orta koridorun takviye edilmesine yönelik bu tutumun Avrupa’nın yaklaşımıyla çeliştiğini belirtti.
  • • Kafkasya’da 2020’den itibaren saha gelişmeleri üzerinde bilişsel mücadelenin üstünlüğü

Dr Kazemi konuşmasının devamında, Siyonizm- Londra ekseninin Kafkasya’da jeopolitiği değişikliklerin takibinden güttüğü asıl hedefin “Turani-Nato” koridorun oluşması ve sözde Türk Dünyası coğrafyasına bağlanması için güney Ermenistan’ın parçalanması için İngiliz ürünü Pan- Turanizm düşüncesinin hayata geçmesi olduğunu vurguladı. Dr Kazemi bu fitneye dayalı planın Türk Nato’sunun oluşması; bölgede devasa enerji ve transit mübadelerde İran, Rus ve Çin karşıtı düzenin istikrarı ve kavmiyetçilik ve ayırımcılık yoluyla bölge coğrafya haritasının değişmesi için zeminin oluşması yönünde olduğunu belirtti.

Üniversite öğretim görevlisi ayrıca halihazırda yaşanan şartlar ve ufku konusuna değindi ki en önemlileri şunlardan ibarettir:

  • • 2020 tarihli mutabakatın Ermenistan sınırlarının ihlali, Laçin koridorunun yok olması ve Karabağ’da etnik temizleme ve Bakü ve Ankara’nın bu mutabakat maddelerine istinat etmelerinin gayrimeşru nedenlerinden dolayı çökmesi
  • • Bölgede en sistematik etnik temizlemenin Aliyev tarafından yaşanması ve Paşinya’nın bu olayda Bakü ve Ankaranın Erivan topraklarına yönelik göz dikmeleri düşüncesiyle dolaylı işbirliği
  • • Ermenistan’ın 29800 Km’lik planının Bakünün Karabağ’da etnik temizliğe kalkışmasına rağmen saldırgan tutumunun sürmesinden dolayı yenilgiye uğraması
  • • Erivan hükümetinin daha fazla taviz verme yönündeki durumunu değerlendirmesi nedeniyle Bakü’nün barış anlaşmasını imzalama konusunda isteksizliği
  • • Bakü’nün Rusya’yı aldatması ve Moskova’nın Azerbaycan Cumhuriyetinin Nahçıvan’a bağlanması için Kaliningrad modelinin sunulması sırasında müzakere sürecinden silinmesi konusundaki rolünün açığa çıkması
  • • 1915 Ermeni katliamı olayı ve Erivan ile Ankara arasındaki tarihi ihtilafları dahilinde müzakereler sırasında Türkiye’nin Ermenistan’a şartlarını dayatması için Bakü’nün vekalet rolü ifa etmesi
  • • Bakü ve Anakara’dan ulaşım hatları yerine güvenlik planların takip edilmesinden dolayı Paşinyan’ın barış kavşak planının yenilgiye uğraması
  • • Kafkasya ve Ermenistan konusunda Avrupa’nın Neo-Osmanizm düşüncesinden kaygılanmasından dolayı bakışının İran ile ada Avrupasının bakışının yakınlaşması
  • • Bakü’nün iç çatışmalar bahanesiyle bölgede yeni savaş hazırlıkları yapması ve erken cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmasının bu konuyla bağlantısı
  • • Bakü, Somgait, Şamahi ve Gence’den çıkartılan 200 binden fazla Ermeninin Bakü tarafından Yeir Azların geri dönüşü karşılığında geri dönmeleri planın ileri sürülmesi

• Avrasya meseleleri kıdemli uzmanı Siyonit- Londra eksen planın İran’ın ulusal güvenliği üzerindeki en önemli olumsuz sonuçlarını şöyle sıralıyor:

  • • Gerçekleştiği takdirde Azerbaycan Cumhuriyeti’nin İran tarafından hukuki olarak tanınmasına zarar verebilecek jeopolitik değişiklikler açısından.
  • • (Siyonist-Londra-Neo-Osmanlı ekseninde raylı sistemin döşenmesi halinde Ermenistan’ın parçalanmasını dikkate alarak) uluslararası sınırların korunması ve Ermenistan’ın bekası açısından
  • • Enerji mübadeleleri açısından.
  • • Transit mübadeleleri açısından.
  • • Sohnot’un Bakü’de konuşlanmasıyla Karabağ çevresinde akıllı köylerin oluşturulmasını doğurmasıyla sonuçlanacak Siyonizmin yerleşmesi açısından.
  • • İran’da etnikçi krizlerin oluşması için Telaviv-Londra ve Bakü’nün geçmişteki girişimler ve mutabakatları dahilinde etnikçi eylemleri açısından.
  • • sözde Türk Dünyası’nın işlevsiz organizasyonu açısından bakıldığında (Sözde Türkçe konuşan ülkelerin oluşturduğu teşkilatın Soykırımcı İsrail rejiminin Gazze’de soykırım suçu ve cinayetler işlemesini sürdürmesi için bu rejimin “petrol ve benzin” ihtiyacını karşılayan en büyük kurumlardan olduğunu dikkate alınması). Nitekim bu çetenin asıl hedefi Şii ve İranlı Azerilerin asıl kimliğinin yok edilmesi ve bunun sahte Anadolu Türkü kimliğine dönüştürülmesidir.
  • • Dini açıdan bakıldığında (Azerbaycan Cumhuriyeti’nde sistematik Şiilik karşıtlığının yoğunlaşması ve tırmanması, İkinci Karabağ Savaşı’nın ve NATO’nun Turani Koridorunun Bakü tarafından takip edilmesinin sonuçlarından biridir.
  • • Medeniyet açısından bakıldığında Kafkasya’da İranlı azınlıkların kimliksizleştirilmesi ve Karabağ ve diğer bölgelerde İranlıların mirasının Bakü tarafından yok edilmesinin artması.
  • • Hidropolitik açısından bakıldığında Türkiye tarafından baraj yapımı yoluyla Aras ortak nehrinin su kapasitesinin azalması için Bakü ile Ankara’nın ortak girişimlerinin artması.

• Dr Kazemi, İran’ın Kafkasya’ya yönelik yaklaşımını izah ettiği açıklamasında şunları vurguladı: • “İran’ın Kafkasya jeopolitiğinin değişmesi kırmızı çizgisine yönelik tavrı açıktır ve bu konuda gerekli uyarılar ve mesajlar verilmiştir.

İranla Ermenistan arasında Fars Körfezi-Karadeniz koridoru kapsamında transit caddelerin imar çalışmaları alanındaki işbirliğin gelişmesi ve Tahran ile Bakü arasındaki “Aras güzergahı” planın Kafkasya’da jeopolitik fitnelerin son bulması için temel çözüm yolu sayıldığına işaret eden Dr Kazemi, bu planın İranla Azerbaycan arasındaki münasebetlerin gelişmesini sağlamanın yanısıra Ermenistan’ın Turani-Nato koridoru fitnesinin yenilgiye uğratılması yoluyla bekasının sağlanması için stratejik öneme haiz olduğunu vurguladı.

Kaspiyan denizinde petrol kirlenmeleri ve çevre sorunları ve bu denizle ilgili hukuki konvansiyonun İran İslami Şura meclisinde onaylanmaması neticesinde Kaspiyan denizinden enerji boru hatların geçidinin hukuki açıdan imkansız olduğuna işaret eden üniversite öğretim görevlisi Dr Kazemi, Orta Asya’dan Avrupa, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyetine gaz intikali için İran üzerinden SWAP mekanizmasının en güvenli ve ekonomi yol olduğunu vurguladı.

Avrasya meseleleri kıdemli uzmanı sözlerinin devamında; İranlı gayretli Azerileri öncülüğünde İran’da kendiliğinden oluşan halkçı hareketlerin şekillenmesi 2020’den sonra Kafkasya’da düşmanların İran karşıtı hareketlerin sonuçlarından biri olduğuna işaret ederek, Aliyev hanedanının İranla Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki kara sınırların korona salgını bahanesiyle kapatılmasının sürmesine ısrar etmesi onların İranlı Azerilerden ne denli nefret duyduğunu onun İranlıların Kafkasya’ya yönelik taleplerinden korktuğunu gösterdiğini, üstelik İslam İnkılabı Rehberi’nin her zaman “tarih yaratan” şeklinde nitelendirdiği İran Azerbaycanı İran’ın coğrafi, medeniyet, kimlik ve dini sınırların koruyucusu olarak tarihi bayraktarlığını yapmış ve günümüzde tarihi ülküsü doğrultusunda Azerbaycan Cumhuriyetinde Siyonist-Londra-Neo Osmanlının Şii ve İran karşıtlığı planına yönelik umursamazlık yapılamayacağını vurguladı.

El-Aksa Tufanı operasyonu ve Filistin direşinin Soykırımcı İsrail rejiminin işlediği cinayetlere karşı dik duruşuna işaret eden Dr Kazemi, cani İsrail rejimi’nin Kafkasya’da İran’a karşı ileri sürdüğü tehdidini dengeleme fikrinin yenilgiye uğramasının bu gelişmelerin sonuçlarından biri olduğunu sözlerine ekledi.

Dr Kazemi sözlerinin sonunda, Siyonist-Londra akımı ve onların işbirlikçilerin Bakü ve Ankara’nın Kafkasya’da savaş ateşinin yeniden alevlenmesi yönündeki kurnacza uygulamalarına işaretle, İran’ın bu bölgede yaşanması muhtemel olan herhangi bir jeopolitik maceracılığa karşı tam hazırlıklı olduğunu, düşmanların her türlü hatasının, Kafkasya’da geçmiş süreçleri ve bazı eksikliklerin giderilmesi ve Siyonizmin bu bölgeden arındırılması yönünde Tahran için altın bir fırsat yaratabileceğini vurguladı.

SON

  1. 1) Valdis. Dombrovskis