Dr Kazimi Nahçıvan’dan Rusya’nın Kaliningrad’daki Burungan bölgesine demiryolu taşımacılığı planının uygulanmasına dair Bakü’nün Erivan’a sunduğu gizli önerisinin açığa çıkmasına işaret ederek, birkaç nedenden dolayı bu önerinin uygulanamayacağını vurguladı.
Tahran Üniversitesi’nde Orta Avrasya Araştırmaları Merkezinde Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan arasındaki toprak ihtilafları bilimsel konulu toplantıda bir konuşma yapan Dr Ahmet Kazimi şunları belirtti; ‘Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı özel yardımcısı Hikmet Hacıyev’in Almanya’da yayınlanan “Berliner Zeitung” gazetesine verdiği röportaj’da, Rusya ile Litvanya arasındaki ihtilaflardan dolayı Rusya trenlerinin hiçbir denetim olmadan Litvanya toprakları üzerinden gümrük tarifelerle Kaliningrad’a geçmesinin yenilgiyle sonuçlandığı bir dönemde bu öneri ileri sürülmüştür. Öyle ki Litvanya tarafından denetim ve hakimiyetin uygulanması ve malların bu güzergah üzerinden intikalinin %50 oranında düşmesi ardından Rusya Haziran 2022’de Vilnius’u tehdit etmeye başladı’ ifadesini kullandı.
Dr Kazimi konuşmasının devamında şunları da belirtti: ‘Nato ve Avrupa Birliği’ne üye olan Litvanya Ukrayna savaşı ve Rusya’ya karşı yaptırımların uygulanmasından sonra Rusya’dan Kaliningrad’ın Burungan bölgesine demiryolu taşımacılığını kontrol ve denetim ve ayrıca hakimiyet sağlamanın yanısıra Litvanya hava sahanlığı üzerinden Rusya ile Kaliningrad arasında uçakların uçmasını engelliyor; ve tabi ki Moskova’nın siyasi baskıları ve tehditleri bu alanda hiçbir etkisi yoktur, aslında Litvanya Letonya’nın Moskova’ya yönelik geçmiş yıllarda uyguladığı yaklaşımını uygulamaya çalışmıştır’.
Rusya’nın halihazırda St Petersburg yakınındaki Ust Luga limanından Baltık denizindeki Kaliningrad limanına olan uzun deniz güzergahından yararlanmasının yanısıra, Kaliningrad’a bağlanmak için Belarus ile Polonya’nın raylı potansiyelinden yararlanma peşinde olduğunu belirten Dr Kazimi; Bakü’nün yenilgiye mahküm olan plana istinad etmesi ve uluslararası bir kıstas şeklinde ima etmesi Bakü’nün bu konudaki riyakarlığı ve çaresizliğini gözler önüne serdiğini, üstelik hukuki açıdan hatalı ve yanlış bir uygulamadan ibaret olan uluslararası bir kıstasın oluşamayacağını vurguladı.
Dr Kazimi; Azerbaycan Cumhuriyeti ile Nahçıvan arasında geçiş yolunun oluşması için “Aras Koridoru” planının hayata geçmesi sürecinin 30 yıl öncesi gibi başladığına değinerek, iki taraf arasında transit yolunun sağlanmasında hiçbir sorunun bulunmadığını Bakü’nün Ermenistan’ın güneyindeki bir güzergah’a ısrar etmesinin Kafkasya’da Anglosakson düzeninin gerçekleşmesi dahilinde Turani-Nato güzergahın hayata geçmesi yönünde Londra-Siyonizm akımıyla ilgili verdiği taahhütlerine dahil olduğunu belirtti.
Dr Kazimi; Karabağ’da yerli Ermenilerin etnik temizliği ve Laçin Koridorunun yok olmasına işaret ederek, Moskova’da 2020’de yapılan üçlü anlaşmanın pratikte yok sayıldığını, sahte ve toprak ötesi olan Zengezur koridoru planı için herhangi bir siyasi ve hukuki dayanağının bulunmadığını üstelik Ermenistan’ın normal geçiş hatlarının açılması yönünde hukuki açıdan taahhütte bulunmadığını söyledi.
Avrasya meseleleri kıdemli uzmanı, Bakü’nün Karabağ’da etnik temizliğin yapılmasından önce Rusya’nın Azerbaycan Cumhuriyeti-Nahçıvan hattı üzerinde gözlemci sıfatıyla bulunmasını daima desteklediğini olumlu karşıladığına işaretle, ancak şimdi barış anlaşması’nın imzalanması ve sözde Kaliningrad planının yürütülmesi için Erivan ile vasıtasız anlaşmaların yapılması zaruretine vurgu yaptığını belirterek, bunun hatalı Kafkasya-Rusya sürecinin devamında Aliyev hanedanının Moskova’yı aldattığını gösterdiğini belirtti.
Dr Kazimi; Ermenistan’ın güneyinden Azerbaycan Cumhuriyeti ile Nahçıvan yolunun maruz kaldığı asıl sorunun sözde “Türk dünyası” olarak bilinen düşünce doğrultusunda Bakü ve Ankara’nın etnik ve Şovinizm tamahkarlığı dahilinde olduğunu belirterek, güney Ermenistan’dan Nahçıvan’a “denetimsiz” raylı geçişi ve üçüncü ülkeye “denetimli” geçiş karşılığında, Ermenistan mallarının Azerbaycan Cumhuriyeti üzerinden Rusya’ya denetimsiz geçiş önerisinin Paşinya’nın Bakü’ye yönelik dış siyasetinde düşüncesizliğini gözler önüne serdiğini belirtti.
Ermenistan’ın Rusya ile irtibat sağlamak için Azerbaycan Cumhuriyetinin yanısıra Fars Körfezi-Karadeniz koridorunun bir parçası olarak Gürcistan deniz ve kara güzergahından yararlandığını belirten Dr Kazimi, bu planın iki ülkenin mal intikal etmeleri miktarında dengenin sağlanması ve üçüncü ülkelere intikal edilen malların tespit edilmesi için herhangi bir mekanizmanın bulunmayışı açısından Ermenistan’ın yararına olmadığını üstelik Ermenistan’ın güneyindeki geçiş yolunun ele geçirilmesinde güvenlik, siyasi ve toprağa göz dikme yönündeki ard niyetinin gizlenmesi için riyakarca bir plan sayıldığını vurguladı.
Bakü’nün, Ermenistan’ın güneyindeki güzergahı ele geçirmesi yönündeki yaklaşımının tehdit, tuzağa düşürme ve bazen de yalvarmadan ibaret olduğunu dile getiren Dr Kazimi, İran, Çin, Rusya ve bazı Avrupa ülkelerinin Turani-Nato ve Neo Osmanizm koridoruna karşı tutumlarını dikkat çekerek, Bakü ve Ankara planının ilk başta karşı tranzit yolu dahilinde Ermenistan’ın güneyinde bir geçiş yolunun sağlanması ardından gelecek yıllarda “İrtifak hakkı” kılıfıyla Ermenistan’ın güneyinin parçalanması ve sözde “Türk Dünyasına” bağlanması zemininin sağlanmasını içerdiğini belirtti
Avrasya meseleleri kıdemli uzmanı sözlerinin devamında; Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan’ın Karabağ topraklarının Azerbaycan Cumhuriyetine ait olduğunu kabul etmesi ve Ermenilerin Karabağ’dan zorunlu olarak çıkarılmaları ve intikal ettirilmelerini dolaylı olarak desteklediğini vurgulayarak, Bakü’nün dahili yerlilerinin mülkiyet hakları ve Yeirazların geri dönüşü gibi yeni meseleleri ileri sürmekle Ermenistan’ın 29800 km kare yüzölçümü önerisini kabul etmeyerek Erivan’a karşı baskıların sürmesi yaklaşımını takip edeceğini hiç düşünmediğini belirterek şunları belirtti; ‘Bakü ve Ankara’nın sahte ve illegal Zengezur koridoru planının takip edilmesi yönündeki yaklaşımlarını sürdürmelerinin nedenlerinden biri, Erivan yönetimi için çeşitli alanlarda telafisi imkansız sonuçlara yol açan Paşinyan hükümetinin Anglosakson düzeni çizgisinde hareket etmeleridir, nitekim Ermenistan milleti yanlışlıkla veya kasten gelecekte ülkenin parçalanması sonucunu doğuracak herhangi bir yaklaşım karşısında sessiz kalmayacaktır’. Bakü ve Ankara’nın gelecekte yapılacak barış anlaşmasında bu bölgedeki yerli Ermenilerin Karabağ’a geri dönmemeleri ve onların hukuki statüsü, sözde transit geçiş yolu,
1915 tarihli Ermeni katliamı, Ermenistan Anyasasının değişmesi, hukuki şikayetlerin durdurulması, ordu altyapısının değişmemesi, sınır uyuşmazlıkların barış ve ve diğer konuları içeren hususları anlaşmalardan çıkarılması gibi kendi şartlarını Ermenistan’a dayatmaya çalıştıklarına işaretle, Paşinyan hükümetinin barış anlaşmasına yönelik bakış açısının birleşik Ermenistan’ın bekası ufku veya ülkenin parçalanması sürecini belirleyeceğini aktardı.
Dr. Kazimi konuşmasının bir başka bölümünde; Türkiye Ulaştırma ve Altyapı bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun, Türkiye topraklarında sözde Zengezur koridorunun altyapı çalışmalarının 2028 yılına kadar tamamlanacağını ve bu güzergah’tan İran’a bir irtibat yolu verileceğine dair sözlerine işaret ederek, “İran güzergahı” planının bir parçası olarak Aras transit koridorunun varlığına rağmen etnik ve sahte koridorunun İran için pratikte transit işleve sahip olmadığını ve Tahran’ın bu sahte koridoruna muhalefeti yönündeki temel yaklaşımının değişmeyeceğini vurguladı.
Bu kıdemli uzman sözlerinin devamında; Türkiye’nin İran’ın tarihi jeopolitiğinden gördüğü zararın bir kısmının telafisi için İran ile Erivan arasındaki yaklaşık 400 km’lik mesafenin yaklaşık 40 km’ye inmesi için Karasu bölgesindeki güzergahı İran’a verebileceğini ve ayrıca 40 yılın ardından Tebriz’den Van kentine uzanan demiryolunun Türkiye genelindeki demiryoluna bağlanabileceğini söyledi.
Dr. Kazimi konuşmasının son bölümünde ayrıca, Kafkasya’da İran-Rusya düzeni karşısında Pan-Turanism ekseninde Anglosakson düzeninin yerleştirilmesi hedefiyle ve İran-Rusya-Çin ekseni ile yeni bölgesel düzene geçişin sağlanmasının önlenmesi ve Kafkasya’da Şii mezhebinin yayılmasının engellenmesi dahilinde 21’inci yüz yılında en karmaşık ve içinden çıkılamayan jeopolitik fitnelerden sayıldığını belirterek, Tahran yönetiminin Aras koridoru, Fars Körfezi-Ermenistan’dan Karadeniz koridoru gibi kenetleyici planları ileri sürmekle “sahte Zengezur koridoru” kılıfıyla her türlü transit yolunun kabul edilemez olduğunu bildirmiştir. Böylece Aliyev hanedanı bu Kardeşçe ve olumlu yaklaşım karşısında çocuk katili Siyonist ittifakın Direniş ekseni karşısında aldığı ağır hezimetinden ders alarak kendi hakimiyeti konusunda bu Siyonist-Londra planına bel bağlamaktan vazgeçmesini tavsiye ediyorum./ SON
Leave A Comment